ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
20:51 Çelik: Fanatiklerin eğitim hakkını engellemesi açık bir faşizmdir
20:38 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bayram diplomasisi
18:19 Sapanca Gölü’nde kum fırtınasına yakalanan sporcuların kanoları battı: 15 yaşındaki gencin kanosuna ulaşıldı, arama çalışmaları sürüyor
07:17 SETA 2025 Bahar Dönemi Seminer Programı Başlıyor!
07:00 Suriye’de Yaşanan Son Gelişmeler ve Muhtemel Riskler
06:32 KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Sivil Savunma Teşkilatı’nı ziyaret etti
07:44 Türk Devletleri Teşkilatı’nın Gelişmesi Işığında Yükselen “Türk Dünyası” Algısı
07:03 Bakanı Uraloğlu, “Demiryolu ağını dijital çağa uygun hale getirmek için yerli ve milli çözümlerle yapay zeka entegrasyonunu hızlandırdık”
00:25 Kocaeli ve Sakarya’da Ramazan Bayramı boyunca etkili olacak!
00:23 AK Parti Sözcüsü Çelik, “CHP Genel Başkanı’nın siyasi vesayet altında olduğu net görülüyor”
00:16 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı ile görüştü
00:09 Adalet Bakanı Tunç, “Soruşturma makamı, iddialara vakıf olduktan sonra bir soruşturma başlatmaması düşünülemez”
23:14 İBB’ye yolsuzluk soruşturmasında 12 şirkete el konuldu
22:05 Mikroplastikler halk sağlığı krizi!
13:21 İzmit’in gözbebeği Gölkay Park kaderine terk edildi
11:48 Kocaeli Yüzme Kulübü Teknik Direktörü Sabri Bozca, Türkiye Açık Su Yüzme Teknik Kurul Başkanlığı’na getirildi
10:42 Adalet Bakanı Tunç: “Suç varsa yargının ona el atmaması diye bir durum söz konusu olamaz hukuk devletinde.”
10:00 Arkeoloji Öğrencileri Kültürel Mirası Keşfediyor
09:46 Demokrasi mi istiyorsunuz, anarşi mi?
09:26 Türkiye Varlık Fonu’ndan bir ilk!
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Seçim sonrası para politikası nasıl şekillenebilir?

Seçim sonrası para politikası nasıl şekillenebilir?
19 Nisan 2023
962
A+
A-

* Seçimlerde son bir aylık dönemece girdik. Normal şartlarda para politikası seçim takviminden büyük ölçüde “bağımsız” belirlenir.

* O yüzden seçimler para politikası duruşunda büyük bir değişiklik getirmez. Bizde ise durum oldukça farklı. Bizde seçim sonuçları sadece hükümeti değil para politikasını da belirleyecek.

İSTANBUL, UHA

Seçim sonrasında para politikası nasıl şekillenebilir?

  • Cumhurbaşkanlığını Kemal Kılıçdaroğlu’nun, parlamentoyu da Millet İttifakı’nın aldığı senaryoda 2023 sonu politika faizi yüzde 30’lu seviyeleri görebilir. Bu seviyenin bir miktar altı ya da üstü yeni ekibin ne kadar hızlı kredibilite kazanacağına, iletişim gücüne, enflasyon beklentilerinin ne kadar inatçı olduğuna ve kurdaki baskılara göre belirlenecektir. Para politikasının kararlı duruş sergilemesi ve beklentileri kontrol edebilme becerisine bağlı olarak ilerleyen aylarda TL’nin değer kazanmaya başlaması, enflasyon beklentilerinin önce düşük çift haneli sonra tek haneli seviyelere düşmesi, büyümede ise “yumuşak iniş” ve hatta faizler yükselirken büyümeye imkan tanıyan “genişleyici sıkılaştırma” olasılıkları yüksek.
  • Cumhurbaşkanlığını Erdoğan, parlamentoyu da Cumhur İttifakı’nın aldığı senaryoda politika faizinde seçim sonrası ani bir değişiklik beklemiyorum. Her ne kadar mevcut politikalar sürdürülebilir olmayıp er ya da geç yüklü bir faiz artışı ile sonuçlanacak görünse de bu U-dönüşünün tarihini seçimler değil mevcut politikalarla ekonominin köşeye sıkışması belirleyecektir. 9 Ekim 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen “Ben bu görevde oldukça faiz düşecek” demeci bence halen geçerliliğini koruyor. Buna bağlı olarak, eğer mevcut dengeler sürdürülebilirse 2023 yılını yüzde 2’ler civarında bir büyüme ve yüzde 40-50 bandında bir enflasyon ile kapatmak, sene içinde kuru kademeli olarak serbest bırakmak, U-dönüşü gerekecek noktada ise daralma ile karşılaşma ihtimali yüksek görünüyor.

Seçim sonrası döneme dair alternatif senaryolar içinde başkanlığı ve meclisi aynı ittifakın aldığı iki uç senaryoda nasıl bir faiz politikası izleneceğini tahmin edebilmek daha kolay. Cumhurbaşkanlığının ve Meclis’in ayrı ittifaklarda kalması durumunda ise belirsizlik daha yüksek.

Millet İttifakı ekonomi yönetimini devralırsa neler olur?

Millet İttifakı’nın ekonomi yönetimini devralması durumunda ortodoks politikalara dönüleceğini biliyoruz.

Seçimin hemen sonrasındaki günlerde kur üzerindeki örtülü müdahalelerin kalkması ile TL’de bir değer kaybı olabilir.

Öte yandan yeni kadroların görevi devralıp para politikasının kurgusu bağımsız bir merkez bankasına devredildiği noktada kur üzerinde kontrol sağlanacaktır.

Seçimlere girerken ekonomi yavaşlıyor

Normalleşme döneminde para politikasının hızı, o noktada devralınacak ekonominin şartları ile birebir ilintili olacak.

Şekilde Koç Üniversitesi’nden çalışma arkadaşlarım Cem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş ile 16 Nisan 2023 itibariyle yaptığımız büyüme tahminleri var.

grafik

2023 birinci çeyreğinde, faiz indirimlerinin birikimli etkilerine ilave olarak enflasyon beklentileri ile öne çekilen talep, asgari ücret zammı ve hükûmet harcamalarındaki artış sebebiyle büyümenin senelik bazda yüzde 3,7 seviyesine gelebileceğini öngörüyoruz.

2023 ikinci çeyreğine girerken büyümede yüzde 1,8’e doğru bir yavaşlama bekliyoruz. Bu yavaşlamada geçtiğimiz dönemlerde öne çekilmiş harcamaların giderek sönmesi, enflasyon karşısında eriyen alım gücü, kurun baskılanması sebebiyle TL’nin reel olarak değer kazanmasının ihracat üzerindeki olumsuz etkisi, düşük faiz politikalarının yarattığı dengesizlikleri bastırmak amacı ile gelen düzenlemelerin bir sonucu olarak kredilerdeki sıkılaşmanın etkileri var.

Faizlerdeki düşüşe karşılık ekonomide daralma yaratan bu etkiyi bir süredir “daraltıcı genişleme” olarak tanımlıyorum. Bu yavaşlamanın sonucu olarak 2023’ün ikinci yarısına girerken enflasyonun altında yatan esas sebeplerin talepten ziyade kur, atalet ve beklentiler olmasını bekliyorum.

Enflasyon nasıl düşecek?

enflasyon

2018 sonrası dönemde faiz indirimleri ile tetiklenen talep enflasyonunun en zararlı yan etkilerinden biri şu: Bu tür enflasyon zaman içinde ekonomiyi boğmak sureti ile altta yatan talep fazlasını imha etse de yapışkanlık etkisi ile enflasyonu yüksek bir seviyede sabitler. Bu yapışkanlığı kırmanın en maliyetli yolu “acı reçete” ile ekonomiyi yavaşlatmak, en maliyetsiz yolu ise kredibilite ile beklentileri aşağı çekmektir.

Çalışmalarımızda da gösterdiğimiz üzere, 2010 sonrası dönemde kademeli olarak erozyona uğrayan Merkez Bankası kredibilitesinin tekrar kazanılması maliyetsiz olmayacaktır. Kaybedilen kredibiliteyi kazanmak ilk aşamada faiz artışları ve kararlı bir duruş gerektirecektir.

Bu noktada gerekeli olacak faiz artış miktarı kısmen devralınan atalet etkisinin büyüklüğüne, kısmen yeni ekibin liyakat, beceri ve tecrübesine, kısmen de kurdaki değişime göre şekillenecektir. Kamuoyunun Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme konusunda samimiyetine inandığı noktada daha fazla faiz artışı gelmeden de beklentilerin aşağı yönlü düzeltilmesi mümkün olacaktır.

Bir kere kredibilite kazanıldıktan sonra politika faizi yüksek de kalsa piyasa faizlerinin azalan enflasyon beklentileri ve risk primi ile düştüğü, yani faiz artışlarını güçlü büyümenin takip ettiği “genişleyici sıkılaştırma” şeklinde tanımladığım sonuca ulaşmak mümkündür.

O noktada, içeriye girecek sermaye akımlarının dozunu ve kur üzerindeki etkileri kontrol etmek, bu suretle 2001 tecrübesinde eksik kalan boşlukları doldurarak cari açık üzerinden yeni bir enflasyonist dalgayı engellemek de yeni ekibin düşüneceği konular olacaktır.

Acı reçetenin kısa vadeli maliyetlerini toplum geneline dağıtmak ve sabit gelirlileri korumak ise Millet İttifakı’nın programlarında da belirtildiği üzere maliye politikasının görevi olacaktır.

Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçilirse, faiz artışı ne kadar hızlı gelebilir?

Kamuoyunda yaygın olan bir görüş seçimin sonuçlarından bağımsız olarak 15 Mayıs sonrası dönemde düşük faiz politikalarından vazgeçilerek faiz artışlarına gidileceği şeklinde. Bu görüşün arkasında mevcut politikaların sürdürülebilir olmadığı, maliyetinin giderek arttığı, seçim sonrası dönemin de yeni bir başlangıç için uygun bir milat olacağı anlayışı var.

Mevcut politikaların sürdürülebilir olmadığına ben de katılmakla birlikte bu politikaların seçim sonrasında bıçakla keser gibi son bulacağını sanmıyorum. Mevcut sistem kur üzerinden gelen baskıları bir şekilde bertaraf etmek üzerine kurulduğu için döviz arzının tükendiği noktada faiz artışları başlayacaktır. O tarihin ne zaman geleceğini tahmin edebilmek dışarıdan bakan bir göz için ne kadar zorsa karar alıcılar için de zor. Bu nedenle de geç kalınırsa maalesef ciddi ekonomik türbülans riski olduğunu not etmek lazım.

Mecbur kalınca gelecek kısa ömürlü bir faiz artışının ise az önce bahsettiğimiz beklenti kanalını devreye sokması kolay olmayacağı için enflasyonun yapıştığı 40’lı seviyelerden aşağıya çekilmesi de zor ve maliyetli olacaktır.

Selva Demiralp kimdir? Selva Demiralp kaç yaşında, nereli ...

Prof. Dr. Selva Demiralp

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi

Twitter,

***

Yazar hakkında

Selva Demiralp, Koç Üniversitesi‘nde Ekonomi Profesörü ve Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Forumu Direktörüdür. 2000-2005 yılları arasında Merkez Bankası‘nda iktisatçı olarak görev yaptıktan sonra Koç Üniversitesi İktisat bölümüne katıldı. 2013’ten 2019’a kadar Milliyet’e ( Türkiye‘nin önde gelen gazetelerinden biri) haftalık makaleler yazdı. Halen BBC Turkish News için yazmaktadır. Demiralp, geçtiğimiz on yıl içinde, aralarında Federal Rezerv, Avrupa Merkez Bankası ve Türkiye Merkez Bankası’nın da bulunduğu çeşitli merkez bankalarıyla kapsamlı etkileşimler yaşamıştır.

ECB’de danışman olarak çalıştı. Demiralp, Avrupa Komisyonu da dahil olmak üzere para politikası üzerine yaptığı araştırmalardan dolayı son derece rekabetçi hibeler aldı ‘ s Uluslararası Outgoing Fellowship (IOF) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından çok sayıda hibe. Demiralp’ın araştırması önde gelen ekonomi dergilerinde yayınlandı. Türkiye ekonomisi hakkındaki görüşleri The Wall Street Journal , The New York Times , The Financial Times , Reuters ve The Associated Press’te yer almaktadır .

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.