2024’te Türk Dış Politikası Nereye?
Irak ve Suriye’de terörle daha etkin ve ileri mücadele, savunma sanayisi ve enerji alanlarındaki yeni atılımlar, çevre bölgelerde yeni işbirliği/entegrasyon arayışları ve arabuluculuk faaliyetleri 2024’te Türk diplomasisinin gündemini oluşturacak.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü
Uluslararası sistemde belirsizlik, rekabet ve çatışma öne çıkarken Türkiye, küresel ve bölgesel krizlerde daha belirleyici olacağı bir diplomasi yürütüyor.
Pandeminin yönetilmesinde ve Ukrayna savaşı ile İsrail-Filistin çatışmasının ateşkese ulaştırılması çabasında rol üstlenen Ankara, 2024 yılında çevre bölgelerde istikrar, güvenlik ve iş birliği oluşturma çalışmalarını sürdürecek.
Milli çıkarlarını hem içinde bulunduğu ittifakları dönüştürmeye gayret ederek hem de gerektiğinde kendi başının çaresine bakma tedbirleri alarak koruyacak.
Bu yaklaşım Türkiye’nin “küreselleşmenin ve liberalizmin ölümünden” bahsedilen yeni dünyaya uyum mecburiyeti ile ilgili.
Büyük güç rekabetinin çok kutupluluğa gittiği ancak dengelerinin henüz oluşmadığı bir ortamda Türkiye adaptasyon, hız ve yeni girişimlerde bulunma avantajlarını kullanmaya devam edecek.
2024’te ABD Başkanlık seçimleri ve Avrupa Parlamentosu seçimleri Batı dünyasının geleceğini belirleyecek.
Halbuki Türkiye, bu kritik süreci Mayıs 2023 seçimlerinden zaferle çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliği ile karşılayacak.
2023’ün sonunda İsveç’in NATO’ya üyeliğine onayı Dışişleri komisyonundan geçiren Ankara, 2024’ün başında Biden Yönetiminin eş zamanlı olarak F-16’ların satışını Kongre’ye sunmasını bekliyor.
Washington’un Kongre’deki lobileri bahane ederek bu uzlaşmaya uymamasının Türk-Amerikan ilişkilerine hasar vereceği açık.
Uzlaşmasının çalışması durumunda savunma konusunun ABD, Kanada ve İsveç ile ilişkilere olumlu bir ivme sağlaması mümkün.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki yakınlaşmanın önümüzdeki yıl sürmesi beklenirken Avrupa Parlamento’sunda aşırı sağ bir zaferin Türkiye-AB ilişkilerini işler hale getirmeye engel olabilir.
Ankara, Türkiye ile çalışmanın Avrupa güvenlik mimarisi ve stratejik geleceği için ne kadar değerli olduğunu Avrupa başkentlerine hatırlatmaya devam edecek.
Ve Rusya-Ukrayna savaşında ateşkese ulaşmak Türk diplomasisinin önemli bir aktivite alanı olacak.
2024’te Putin’in Ankara ziyaretinin enerji, Suriye ve diğer bölgesel meselelerde olumlu müzakerelere sahne olması kuvvetle muhtemel.
Yine, 4 Ocak’ta Türkiye’ye gelecek olan İran Cumhurbaşkanı Reisi ile ikili ve bölgesel düzeyde değerlendirmelerin kritik önemde olduğu açık.
7 Ekim sonrası sürecin (en başta Rusya olma üzere) kazananları arasında yer alan İran 2024’te ABD ve İsrail’den sınırlandırıcı hamleler görebilir.
Hamas saldırı sonrası dönemde İsrail, İran’ı ve vekillerini cezalandırmayı daha vazgeçilmez bir yerde görüyor.
Zira “Direniş Ekseninin” en zayıf halkası olan Hamas bile İsrail’in caydırıcılığına bu denli zarar verebiliyorsa Hizbullah ve diğer İran vekilleri daha etkili olabilir.
2023 sonu itibariyle Rusya’ya savaş dronları ve balistik füzeler konusunda yardımcı olan İran’ın karşılığında Rusya’dan daha ileri silah teknolojileri aldığı ve nükleer konusunda anlayış gördüğü konuşuluyor.
Çatışmanın bölgeselleşmesini istemeyen ve İran’ın daha fazla kapasite geliştirmesinden rahatsız olan ABD, seçim dönemi de olsa, Tahran’ın alanını genişleten girişimlerine yönelik yeni adımlar atmak zorunda kalabilir.
İşte bu ortamda Türkiye, İran ile rekabet alanlarını (Zengezur koridoru ve Kalkınma yolu projesi) iş birliğine çevirmek ve PKK ile mücadelede daha ileri gitmek isteyecektir.
Körfez ülkeleri ile ikili ilişkilerini stratejik seviyeye çıkaran Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatını güçlendirmeyi sürdürecek.
Azerbaycan-Ermenistan barışına ulaşılmasına destek verecek.
İsrail’in katliamlarına en üst düzeyde karşı çıkan Türkiye, bir yanda savaş suçlularının yargılanması diğer yanda ateşkese ulaşılması ve iki devletli çözümün hayata geçmesi için diplomatik çaba sarf edecek.
Irak ve Suriye’de terörle daha etkin ve ileri mücadele, savunma sanayisi ve enerji alanlarındaki yeni atılımlar, çevre bölgelerde yeni işbirliği/entegrasyon arayışları ve arabuluculuk faaliyetleri 2024’te Türk diplomasisinin gündemini oluşturacak.