Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Bahçeli, “Teminatımız ve tesellimiz Türk gençliği”
ANKARA – UHA HABER / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Türk Gençliğine Seslenişi’nde “Teminatımız ve tesellimiz Türk gençliği” olduğunu açıkladı.
Devlet Bahçeli, “Türk gençliğinin aklını bulandırmaya, arayışlarını budamaya, duruşunu bozmaya, geleceğini karartmaya çalışan iç ve dış mihrakların ana gayesi bu güçten çekinmelerinden dolayı” olduğunu söyledi.
“Günleri aylara, ayları yıllara bağlayan zaman tüneline ışık tutulursa, akla gem vurup duyguların dizginlerini serbest bırakmanın sarsıcı sonuçları hemen görülecektir” diyen Bahçeli şöyle devam etti:
“Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib, “Aklın kıymetini yine akıllı bilir.” sözüyle akla ve aklını kullananlara karşılıklı vurgu yapmıştır. Can alıcı nokta, her hareketi aklın imbiğinden geçiren/geçirebilecek ihtiyatlı ve itidalli bir iradeyi tecessüm ettirmektir. Çok şükür, Türk gençliği bu iradenin bizatihi faik ve fazıl tarafıdır.
Hayatın olağan ilerleyişinde her birimizin karşısına zorluklar çıkabilir, sıkıntılar doğabilir, hatta ızdırıplar sökün edebilir, fakat aziz Atatürk’ün dediği gibi, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda saklı olduğu müddetçe gündüzümüzü geceye, baharımızı kışa, hayallerimizi hüsrana hiç kimse döndüremez, döndürmeye de solukları yetmez. Nasıl ki istiridye zoru görmeden inci yapamazsa, zorlukları yenmeden de irademiz sivrilemeyecektir. Bilinsin ki, teminatımız ve tesellimiz Türk gençliğidir. Tarihin hiçbir döneminde esir bir vicdan ile kutlu emanetlerin taşındığı görülmemiştir. Bu sebeple gençliğimizi esir etmek için kuyruğa girenlere katiyen izin vermeyeceğiz.
Düşmanın en büyük hilesi dost görünüşüdür.
Merhum Cenap Şehabettin diyor ya, “Kalp kalbe sığdı mı göz gözü kusurlu görmez.” Bizim kalbimizde her gencimize yer vardır, bizim sevgimiz hepsini sarıp sarmalamaya kafi gelecektir. Biz gençlerimizin göz bebeklerinde derin teessür uçurumları görmek istemiyoruz. Onun bunun şiddet aparatı olmalarına tahammül edemiyoruz. Ölüm döşeğine düşmüş bir uygarlığın korkudan kasılmasına benzer şekilde, herhangi bir kaygıya kapılmalarını aklımızın ucuna bile getirmiyoruz. Yıkım gündelikçileri, mukallit aydınlar, kimliksiz siyasetçiler, terör örgütlerine taşeronluk yapan köksüzler, aslanı kediye boğdurmak için el ovuşturan vatansızlar, gençliğe musallat olan cinayet ve suç şebekeleri şunu iyi bilsinler ki, Bizim ne dağa gönderecek, ne hücre evine yollayacak, ne üniversite kapılarındaki eylemlerde kaybedecek, ne de sokak aralarında molotof fırlatacak tek bir gencimiz, tek bir evladımız, tek bir fidanımız dahi yoktur. Devşirdikleri kişilerin eline silah tutuşturanlar, militan açığını bu yolla takviye etmek için üniversitelere tezgah kuranlar bunun bedelini ağır ve acıklı şekilde ödemelidir. Unutmayalım ki, düşmanın en büyük hilesi dost görünüşüdür.
Her kötü korkaktır, bilenmiş suç makinesidir.
Belirsizliği kuşatan sis bulutu dağılıp pişmanlık duygusu sahnedeki yerini almaya başladığında; kandırılan, aldatılan, aklı kiralanan, nihayetinde hayatı sönen gençlerimizin müteessir ve muhtaç hallerine en başta anaları ve babaları kahrolacak, toplumumuz da bundan ciddi düzeylerde zarar görecektir. Türk gençliği uyanık ve dikkatli bir şuura, devletine ve milletine karşı sadakat ve sorumluluğa, ailesine ve arkadaşlarına karşı müşfik ve saygılı bir üsluba sahiptir, bunun aksi istikametinde tavır ve tutum alanlar da kandan ve candan nemalanan vampirlerdir.
Merhum Hocamız Prof. Dr. Erol Güngör, totaliter tek hakikat fikrini kararlılıkla reddetmişti. Örf ve adetlerine bağlı gençlik yetiştirilmesinin önemine kuvvetle temas etmişti. Kabul etmek gerekir ki, hak ve özgürlük mücadelesi meşru ve hukuki sınırlar içerisinde insan onurunun ayrılmaz bir parçasıdır. Özgürlük gelişmenin hem asıl amacı hem de asli aracıdır. Yine Erol Güngör Hocamızın ifadesiyle söylersek, özgürlüğün sınırı, başkalarının özgürlüğüdür. Hayatı, “Yaşasın ve kahrolsun” sloganları arasına sıkıştırmak bir bakıma özgürlük ve demokratik değerlerden vazgeçmek, insanca yaşama sırt çevirmek, dudak bükmektir. İnsani niyet ve hevesler kör nefretlerin, karanlık ideolojilerin, kanlı hesapların emrine verilmemelidir. Akılla duygusal çıkışlar arasına mutlak surette denge kurulmalıdır. Bir anlık gaflet, bir anlık bunalım, bir anlık yanlış adım vahim ve hayat boyunca tesirini koruyacak maliyetlere davetiye çıkarabilecektir. Kötü arkadaş, kötü alışkanlık demektir. Kötü alışkanlık, yaygın kötülük demektir. Her kötü korkaktır, bilenmiş suç makinesidir. Hâlbuki Türk gençliği milli ve manevi değerlerle teçhiz edilirse, anasının ve babasının hayır duasıyla yoluna devam ederse hiçbir kötülük semtine dahi uğrayamayacaktır.
Hayatını Türk kültürüne adayan, Türk tezhip ve minyatür üstadı Merhum Prof. Dr. Süheyl Ünver, 1918-1922 dönemine rast gelen gençlik döneminde; mütareke yıllarında ezilen ruhunun sükûna ermesi için ecdad yadigarı eserleri, camileri, mescitleri, çeşmeleri, şadırvanları dolaşırmış. İstanbul’u tarih çizgisinde yakalamak istermiş. Ve sonra da şunları söylemiş: “Bizlere hadiselerin aşıladığı Türk medeniyet tarihi ve kültürü yolunda adımlarımızı sıklaştırmamız sayesinde gençliğimde bunalım ve kötülüklerden uzak kalabildik.” Merhum Ünver, ahlaken yükselmiş insanların taşıdıkları sorumluluklar içerisinde diğer insanlara örnek olmalarını zorunluluk olarak değerlendirmiştir.
Her şeyi maddi ölçüye vurmayan, görevini tam zamanında yapan, hayırlı işlerle meşgul olanları da bu örnek insanlar arasında saymıştır. Kant’ın işaret ettiği, “Öyle bir davranış sergilensin ki, tüm insanlığa örnek olsun.” görüşü bahsedilen bu örnek insan modeliyle aynı kümeyi anlatmaktadır. Örnek genç, dostluk ve kardeşliği özümsemiş örnek insandır.
Merhum Fethi Gemuhluoğlu fikir ve gönül insanı olmasının yanında, gençlere sevgi ve dostluğu aşılamak için son nefesine kadar özveriyle mücadele etmiş, örnek vasıflarıyla tebarüz ederek gençliğe rehber olmuştu. Muammer, münevver ve muvaffakiyetli bir hayatın timsali her alanda parmakla gösterilen örnek insan olmaktan geçmektedir. Bu gıpta edilecek insan halini engellemeye, dejenere etmeye, karalamaya ve kurcalamaya çalışanlar vardır, çıkmıştır, bundan sonra da çıkması muhtemeldir. Önemli olan meri ve muhammen kötülükleri söküp atacak dirayete ve dirence ziyadesiyle haiz olmaktır. Bu süreç içerisinde hepimize düşen vazifeler vardır. (Devam edecek)
[UHA Haber Ajansı, 09 Mart 2022]