Bakan Bilgin, “Türkiye’nin Üç Çeyrek Üst Üste Büyümesi Küçümsenerek Geçilecek Bir Konu Değildir”Toplandı
ANKARA-UHA HABER / Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, memur konfederasyonlarının ve yetkili sendikaların genel başkanlarının katılımıyla çevrim içi düzenlenen Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısına başkanlık etti.
Bakan Bilgin, 3600 ek göstergeye ilişkin Bakanlık içinde oluşturulan kurulun çalışmalarını tamamladığını kaydederek, “Şimdi de diğer bakanlıklarla görüşmelerimiz devam ediyor, bir de bunun sosyal ortağı olarak Memur-Sen’in katılımıyla bu konuyu sivil taraflarla birlikte ele alacağız, bu sorunu da çözeceğiz” dedi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Bilgin, “Kamu personeli ve onun sorunlarını konuşacağımız ortak bir platform olan bu toplantıyı her yıl iki defa bir araya gelerek sorunlarımızı müzakere etmek, çözüm yolları ileri sürmek üzere değerlendireceğimiz bir platform olarak görüyoruz. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik ve toplumsal şartları dikkate aldığımız zaman bu toplantıların önemi daha da ön plana çıkacaktır. Türkiye, bütün dünyada olduğu gibi pandemi sürecinde ciddi sorunlarla yüz yüze gelmiştir fakat tüm dünyada birkaç ülke ile birlikte Türkiye’nin olumlu ayrıştığı bir süreç yaşandı. Bu sürecin en önemli adımı sağlık sisteminin salgına karşı ortaya koyduğu direnç ve başarıdır. Şüphesiz ciddi sorunlarla ve kayıplarla karşılaştık. Ülkemizin daha büyük acılarla karşılaşmasını engelleyen başta sağlık sistemimizin çalışanları olmak üzere bu mücadelede yer alan tüm sağlık sistemi personeline ne kadar teşekkür etsek azdır. İnsanlık için büyük bir facianın içinde yaşıyoruz ama bunlara karşı alınacak tedbirler belli bu tedbirlerin başında aşı gelmektedir. Ülkemizde çok şükür aşı konusunda en kaynağına erken ulaşan ülkelerden birisi. Salgına karşı en önemli aracımız olan aşıyı bu mücadelede en fazla istifade edeceğimiz bir araç olarak değerlendirmek durumundayım” ifadelerini kullandı.
Pandeminin sağlık sisteminin ötesine uzanan boyutları ve sorunları olduğunun altını çizen Bakan Bilgin, “Bu sorunların başında ekonomik sorunlar gelmektedir. İngiltere, petrol zengini olan ülkeler tedarik sistemini kuramadıkları için petrolsüz kaldılar. Avrupa’nın birçok ülkesinde diğer ürünlerin üretiminde, ulaşımında sorunlar yaşandı. Üretim, tedarik zincirleri kopmuş ve dahası uluslararası ticaretin en önemli merkezlerinden olan Çin, Hindistan gibi büyük ülkelerle Avrupa arasında kargo taşımacılığı hem bağlanmış hem kargo taşımacılığını sürdürebilecek alt yapı ve beşeri sistemde sorunlar ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar ekonomik sistemin devamlılığı konusunda ciddi tehditler oluşturmaktadır. Bu tehditlerin en önemli sorunu raflara konulacak, talep edilen ürünlerin yerine getirilememesidir. İnsanlık bunlarla mücadele etmek için her türlü yolu deniyor, her türlü desteği çeşitli kurumlar ortaya koyuyor fakat gelişmiş ülkelerde yaşanan bu krizin çok büyük bir mahiyet taşıdığını birçok gösterge ile takip etmemiz mümkündür. Böyle bir dünyada küresel sistemin içine girmiş olan, G20 içerisinde yer alan Türkiye’nin de bu olumsuz ortamdan etkilenmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Bütün bunlara rağmen Türkiye hem Avrupa ile olan coğrafi yakınlığı, ham madde trafiklerinin ortasında yer alması daha önemlisi de bunlara uygun lojistik sisteme sahip olması, dünyanın her yerine ulaşan bir ulaşım ağına sahip olması Türkiye’yi bu açıdan avantajlı hale getirmiştir” diye konuştu.
“Türkiye’nin Üç Çeyrek Üst Üste Büyümesi Küçümsenerek Geçilecek Bir Konu Değildir”
Bakan Bilgin, Türkiye’nin üretim alt yapısının dikkate alınması gerektiğine vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye son çeyrek yüzyılda giderek hızlanan dinamik bir ekonomiye sahiptir. Çok üretken ve yeni teknolojilerle bu altyapıyı kurmuştur. Belki de bugün ara malı ithalatının hala devam etmesinin sebebi yeni teknolojileri transfer etmemizle ilgilidir. İkincisi ve her şeyden daha önemlisi dünya çapında üretim bilgisine sahip olan girişimcilerin Türk ekonomisinde rol almış olmasıdır. Üçüncüsü belki de işin olmazsa olmazı bilgi sahibi uzman emeğin Türkiye’de hızlı bir şekilde büyümesidir. Yani Türk mühendisliği, Türk üniversitelerinde yetişen insan sayısı bizim beşeri zenginliğimizi ortaya koymaktadır. Bu beşeri zenginlikte bütün dünyanın karşılaştığı sorunlara karşı Türkiye’nin üretim altyapısıyla birlikte bir üretim üssü haline gelmesine yol açmıştır. Türkiye’nin pandemi sürecinde ortaya koyduğu bütün imkanları harekete geçirecek yönetimsel başarıyı dikkate almamız lazım. Türkiye, üretimi kapatmamıştır, sağlık şartlarını üretim sistemini ayakta tutacak şekilde organize etmiştir. Bugün bunun ne kadar toplumsal yarar ürettiğini görüyoruz. Bu senenin birinci çeyreğinde Türk ekonomisi yüzde 7.2 büyümüştü, ikinci çeyreğinde bu büyüme yüzde 21.7’ye, bugün de üçüncü çeyrek rakamları açıklandı, üçüncü çeyrekte de 7.4 büyüdü. Yılsonu itibariyle tahminler yüzde 10 civarında bir büyümeyi işaret etmektedir. Tüm bunlar sebepsiz değildir, pandeminin bütün üretim sistemlerinin aleyhinde bir tablo oluşturduğu ortamda Türkiye’nin üç çeyrek üst üste büyümesi ciddi bir konudur ve bu herhangi bir şekilde küçümsenerek geçilecek bir konu değildir.”
Bakan Bilgin, Türkiye’nin üretim ekonomisi olmadığı, üretime dayanmadan büyümediği eleştirilerine ilişkin ise, “Üretime dayanmadan büyümek mümkün mü? Üretim yapısı olmadan büyüme sürekli hale gelemez. Üç çeyrek üst üste büyümek, pandemi sonrasında dünyada büyüyen iki ekonomiden biri olmak tesadüf olan şeyler değildir. Üretim alt yapısına dayanmadan bunu gerçekleştirmek mümkün değildir, Türkiye üretim yapısıyla büyüyor” yanıtını verdi.
“Kimse Türkiye’nin Kapalı Bir Ekonomiye Geçeceği Gibi Boş Söylemlere İnanmasın”
Sorunları görmezden gelmenin gerçekçi olmayacağını söyleyen Bilgin, “Sorunları göreceğiz, tanımlayacağız ve sorunlarla mücadele edeceğiz. Bu sorunların başında son günlerde yaşadığımız döviz kurundaki dalgalanmalar gelmektedir ama döviz kurundaki dalgalanmalar parasal olaylardır. Ekonomi sadece parasal bir olay değildir bunu biliyoruz. Türkiye’nin bu parasal süreci yöneten kurumları da bunun farkındadır ve bununla ilgili serbest piyasa mekanizmasının içinde gerekli düzenlemeleri yapacaktır. Kimse Türkiye piyasa mekanizmasını terk edip, kapalı bir ekonomiye geçecek gibi boş söylemlere inanmasın. Türkiye piyasa mekanizmasını işleterek bu sorunları çözecektir. Çünkü Türkiye, Avrupa ile en çok ticari ortaklığı olan ülkedir ve Avrupa ekonomisinin, dünya ekonomisinin önemli ölçüde takip ettiği, onlarla entegre olmuş bir ekonomik yapı olarak piyasa mekanizmasından vazgeçmeyecektir” dedi.
Türkiye’nin piyasa mekanizmasının önemli olduğunu fakat tek başına sosyal alanlarda sorunları çözmeye yetmeyeceğine değinen Bakan Bilgin, şöyle devam etti:
“Sosyal alanda da bu piyasa mekanizmasının meydana getirdiği sorunları aşacak sosyal devlet uygulamalarına ihtiyaç vardır. Bu sosyal devlet uygulamalarının en çok kullanacağı araçlar da sosyal politika araçlarıdır. Türkiye özellikle pandemi sürecinin meydana getirdiği sorunlarla başa çıkmak için daha fazla sosyal politikalara ağır vermektedir. Nitekim geçtiğimiz dönemde yaptığımız toplu sözleşmeler o günün şartları içerisinde oldukça büyük memnuniyet yaratmıştır, toplumsal kabul görmüştür. O sözleşmenin içerisinde olan, yerine getireceğimiz konuların başında 3600 ek gösterge, sözleşmeliler meselesi, emeklilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi konusunda politikalar gelmektedir ve bunların hepsi önümüzdedir. Bugün öncelikli meselemiz 3600 meselesidir, bilhassa kamu personelinin 3600 ek gösterge meselesi çok önemlidir çünkü kamuda insanların çalışırken aldıkları ücret, sahip oldukları hayat tarzını emekli olduktan sonra kaybetmeleri çok ciddi bir sorundur. Bu emeklilik sistemimizin ve bizim ek gösterge mekanizmasının yeniden düzenlenmesini gerektiren bir soruna işaret etmektedir. Bizim gündemimizdedir ve tabii ki bu gündemin gereğini yapacağız, toplu sözleşme ile bizim için iyi niyet ifadesi olmaktan çıkıp somut, önümüzde çözülmesi gereken mecburiyet haline gelmiştir.”
“3600 Ek Göstergede, Bakanlık İçindeki Kurul Çalışmalarını Tamamladı”
Bakan Bilgin, 3600 ek göstergeye ilişkin Bakanlık içinde oluşturulan kurulun çalışmalarını tamamladığını kaydederek, “Şimdi de diğer bakanlıklarla görüşmelerimiz devam ediyor, bir de bunun sosyal ortağı olarak Memur-Sen’in katılımıyla bu konuyu sivil taraflarla birlikte ele alacağız, bu sorunu da çözeceğiz. Kamu personel rejiminin çok parçalı olması, farklı statülere bağlı çalışma biçimlerinin olması ciddi bir sorundur. Biz burada sözleşmeli personeli önemli buluyoruz, çok özel, aranan ve nitelikleri itibariyle kıt olan meslek gruplarının farklı ücret seviyelerinde, farklı sözleşmelerle çalıştırılmasını anlamlı buluyoruz. Fakat çok farklı düzeylerde bulunan sözleşmeli personel kadrolarının çalışanlar açısından ciddi sorunlara yol açtığının farkındayız. Bu sorunların çözülmesi için de benzeri bir çalışmayı bakanlık bünyesinde sürdürüyoruz, tamamladıktan sonra ilgili bakanlıklarla bir araya gelerek bu sorunu da 3+1 diye bilinen çerçeve içerisinde onların kadro haklarını kazanması için gereğini yapacağız. O çalışmayı da 3600’ün arkasından tamamlayarak yolumuza devam edeceğiz. Bunun dışında kamu personelinin çalışma sorunları, yükseltme sorunları, özlük haklarının geliştirilmesi ile ilgili sorunlar var bu sorunların da çözümü konusunda sosyal ortaklarımızla özellikle bu paltformun buna katkı yapacağını biliyorum. Öne sürdüğümüz politikalar kendi geliştirdiğimiz stratejinin bir parçasıdır. Kendi politikalarımızla onlar arasında etkileşim kurarak” ifadelerini kullandı.
KPDK, Bakan Bilgin’in konuşmasının ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın konuşması ile devam etti.
[UHA Haber Ajansı, 02 Aralık 2021]