14. Madde
* Geçen hafta Cumhuriyetçi aday adaylarının Milwaukee’deki tartışmasında Fox TV moderatörlerinin sorduğu bir soru hararetli tartışma anlarının yaşanmasına neden oldu.
* Moderatör eğer eski Başkan Trump, mahkum olmuş olsa bile partinin adayı seçilirse onu destekleyip desteklemeyeceklerini sordu.
* Sekiz adaydan altısının ellerini kaldırarak Cumhuriyetçi seçmenin tercihine ne olursa olsun saygı duyacaklarını ima etmelerine…
UHA / İnternational News Agency
Bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington D.C. Koordinatörü Kadir ÜSTÜN, kaleme aldığı “14. Madde başlıklı yazısında” Geçen hafta Cumhuriyetçi aday adaylarının Milwaukee’deki tartışmasında Fox TV moderatörlerinin sorduğu bir soru hararetli tartışma anlarının yaşanmasına neden olduğuna dikkat çekti.
Washington D.C. Koordinatörü Kadir ÜSTÜN’ün yazısının detayları şöyle:
Geçen hafta Cumhuriyetçi aday adaylarının Milwaukee’deki tartışmasında Fox TV moderatörlerinin sorduğu bir soru hararetli tartışma anlarının yaşanmasına neden oldu. Moderatör eğer eski Başkan Trump, mahkum olmuş olsa bile partinin adayı seçilirse onu destekleyip desteklemeyeceklerini sordu. Sekiz adaydan altısının ellerini kaldırarak Cumhuriyetçi seçmenin tercihine ne olursa olsun saygı duyacaklarını ima etmelerine karşılık Chris Christie ve Asa Hutchinson buna karşı çıktı. Christie mahkeme sonuçlarından bağımsız olarak Trump’ın hareketlerinin başkanlık makamına yakışmadığını söyleyince salondan yuhalama sesleri yükseldi. Hutchinson ise Trump’ın Anayasa’nın 14. maddesine göre diskalifiye olabileceğini ifade ederek bir süredir bazı hukuk uzmanlarının yürüttüğü legal tartışmayı ülkenin ana gündemine taşımış oldu.
Yetki Kongre’de
Amerikan Anayasası’nın 14. maddesinin 3. fıkrası Anayasa üzerine yemin ederek görev almış herhangi bir eyalet veya federal yetkilisinin “devlete karşı kalkışma veya ayaklanmaya katılamayacağını ve devletin düşmanlarına yardım ve rahatlık sağlayamayacağını” belirtiyor. Bu tür bir engelin sadece Kongre’nin her iki kanadının üçte iki çoğunluğuyla kaldırılabileceğini de ekliyor. Maddenin 5. fıkrası da uygulamayı Kongre tarafından yapılabileceğini belirtiyor.
Bu madde, 1865’te sona eren Amerikan İç Savaşı’nda Konfederasyon safında savaşmış olanların yeni dönemde devlette görev alıp alamayacakları konusunda yetkiyi Kongre’ye vermiş. Bu maddenin en son uygulandığı 1919 yılında Kongre’ye seçilen ilk sosyalist isim olan ve Casusluk Yasası’ndan suçlu bulunan Victor Berger’in yemin edip göreve başlaması gene Kongre kararıyla engelleniyor.
Hukukçuların Görüşü
Gittikçe sayısı artan hukuk uzmanları, Trump’ın 6 Ocak olaylarında oynadığı rol ve seçim sonuçlarını tersine çevirme çabaları itibariyle yeniden başkan olmasının mümkün olmadığını savunuyor. Trump’a karşı açılan dört davadan ikisi meşru seçim sonuçlarını değiştirmeye çalışmakla ilgili. Biri Adalet Bakanlığı’nın atadığı özel savcının açtığı federal bir dava ve diğeri de Georgia eyaletinin açtığı dava. Trump başkan seçilmesi durumunda federal davayı atayacağı Adalet Bakanı üzerinden düşürebilir ancak Georgia eyaletindeki davayı düşürme yetkisi yok.
Trump’ın bu yetkisi olmasa da başkan seçilmesi durumunda Georgia’daki davanın da zaman içerisinde hukuki ve siyasi etkisini yitireceğini tahmin edebiliriz. 14. madde ise Trump’ın adaylığının 2024 Kasım seçimleri öncesinde durdurulmasını sağlayabilecek potansiyele sahip. Georgia eyaletinde açılan davanın takvimine göre Trump’ın 2024 sonbaharında, yani seçimlerden hemen önce, seçim sonuçlarını değiştirmeye çalışmaktan suçlu bulunması söz konusu.
Ağustos başlarında Pennsylvania Law Review adlı hukuk analizi dergisinde Federalist Society üyesi iki muhafazakâr hukukçu tarafından yayınlanan bir makale 14. maddenin tekrar gündeme gelmesini, Hutchinson’ın da tartışma sırasında bunu gündeme getirmesini sağladı. Bu görüşteki hukukçular Trump’ın kendisine karşı açılan davalardan bağımsız olarak 6 Ocak’ta devlete karşı kalkışmayı desteklemesi itibariyle diskalifiye olduğunu savunuyor.
Hukukçular, önümüzdeki seçimlerde seçim kurulu yetkililerinin anayasal yeminini ihlal ettiği açık olan Trump’ın ismini aday pusulasına koymayarak diskalifiye etmeleri gerektiğini ve bunun için Kongre’nin onayına gerek olmadığını öne sürüyor. Şimdiden Florida’da bu tür bir dava açıldığına bakıldığında Trump’ı diskalifiye etme çabalarının yoğunluk kazanması kuvvetle muhtemel. Trump’ın federal ve eyalet seviyesinde açılan davalarda suçlu bulunarak hüküm giymesi durumunda da bu davaların sayısı artacaktır.
Hukuk mu Halk İradesi mi?
O aşamada muhtemelen Anayasa Mahkemesi’ne kadar gidecek dava süreçlerinin Kasım seçimleri öncesinde sonuçlanması zor ancak bazı eyaletlerde Trump’ın isminin pusulaya koyulmamasında ısrarcı olunursa yeni bir hukuki ve siyasi kriz patlak verecektir. Trumpçı bazı grupların şiddete başvurması dahi söz konusu olabilir. Başkan adaylığının hukuki gerekçelerle engellenmesi, Trump’ın siyasi mağduru oynamasına zemin sağlayacaktır. Seçmenin iradesinin engellendiği algısının oluşması Trump’ın siyaseten işine yarayacağı için 14. madde opsiyonuna karşı çıkanlar Trump’ın sandıkta yenilerek engellenmesini savunuyor.
Anayasa hukuku uzmanlarının Trump’ın diskalifie edilmesi gerektiği tezlerinin hukuken güçlü olmasına karşın siyaseten ülkeyi kaosa sürükleyeceğini düşünenler, Trump’tan kurtulmanın tek yolunun sandık olduğunu savunuyor. Ancak 2020 seçim sonuçlarını halen kabul etmeyen Trump’ın tekrar kaybetmesi durumunda sonuçları kabul edeceğinin garantisi yok. Bu da Amerikan demokrasisi açısından hukuka riayet edilmesiyle halkın iradesinin tecelli etmesi arasındaki yeni bir açmazın ufukta olduğunu gösteriyor.
***
Yazar hakkında