İran’da Ekonomi Neden Düzelmiyor?
UHA HABER / İran’da devam eden ekonomik resesyon ve artan bölgesel tecrit, bazı uzmanlara göre 42 yıldır iktidarda olan İslamcı liderlerin 1979 devrimine ideolojik bağlılıklarından ve aralarındaki uyumsuzluktan kaynaklanıyor.
İranlı yetkililer, İslam Devrimi’nin yıldönümünde bu yıl hükümet destekçilerini geçen yıllarda yapılan sokak gösterilerinden farklı olarak ülke genelinde araçlarla tören alayı halinde kutlama yapmaya teşvik etti.
İran’da aylar süren halk hareketinin ardından 11 Şubat 1979’da monarşi rejimi yıkılmış, Şah Muhammed Rıza Pehlevi devrilmiş ve Şii din adamları yönetimi devralmıştı. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Perşembe günü yayınladığı mesajında bu hassas dönemde yapılan tören alayının bağlılık, dayanışma ve ihtiyat göstergesi olduğunu belirtti.
Ortadoğu Enstitüsü’nün İran programının başkanı Alex Vatanka ise VOA’ya yaptığı açıklamada Tahran’ın resmi söyleminin dışına çıkıldığında ortaya çıkan tablonun bundan çok farklı olduğu görüşünde.
‘‘Bazı İranlılar’a göre durum resmi duruştan çok farklı’’
Vatanka, ‘‘İran şu anda ekonomi, siyaset ve sivil toplumdaki umutsuzluk hissi konusunda iyi durumda değil. Ülkelerinin yanlış yolda olduğuna inanan İranlılar’ın büyük kısmı yıldönümünü bayram günü olarak görmüyor’’ diye konuştu.
ABD’nin ekonomik yaptırımlarını sertleştirmesi ve uzun zamandır ekonominin kötü idaresi İran’ın 2018’de resesyona girmesine neden oldu.
Şii liderlerin yönetimindeki İran, İsrail’i bölgedeki ebedi düşmanı olarak görerek ortadan kaldırılması çağrıları yaparken bölgedeki komşuları da İran’ı tecrit etmeye devam ediyor. ABD’nin arabuluculuğunda İsrail; Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’le barış anlaşmaları yaptı. Bu, İsrail’le Körfez’deki Arap ülkeleri arasındaki ilk barış anlaşması oldu.
İsrail’in barış anlaşmaları BAE ve Bahreyn’in yanı sıra bölgedeki 13 ülkenin İran’ı çevreleyen 6’sını kapsayacak şekilde genişletildi. İsrail’in diplomatik ilişkileri bu anlaşmalardan önce Azerbaycan, Türkiye ve Türkmenistan’la da sürüyordu, ancak henüz Afganistan, Irak, Kuveyt, Umman, Pakistan, Katar ve Suudi Arabistan’la resmen diplomatik ilişkiler tesis edilmedi.
Batıyla çatışma
VOA Farsça Yayın Bölümü’ne konuşan bazı uzmanlar ve İran diasporası son dönemde İran ekonomisindeki gerilemeyi, liderlerin 1979 devriminin ideolojik hedeflerini sıkı sıkıya izlemesine bağlıyor.
Ortadoğu politikaları uzmanı Ali Sadrzade, ‘‘Batı’ya karşı düşmanlık İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temelini oluşturuyordu. Washington, İran’ın ilk İslami lideri Ayetullah Humeyni tarafından devrilen Şah’ın destekçilerindendi’’ dedi.
Sadrzade’ye göre ABD-İran ilişkilerini zedeleyen olay Humeyni’nin desteğiyle 52 Amerikalı’nın İslamcı öğrenciler tarafından Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nde 1979 yılının Kasım ayından 1981’in Ocak ayına kadar alıkonulmasıydı. Bu olay, İran liderleri tarafından bölgedeki ABD hedeflerine saldırıları teşvik etmek için kullanıldı.
ABD şu ana kadar İran’a yönelik en sert ekonomik yaptırımları Ocak ayında görevden ayrılan eski Başkan Donald Trump döneminde getirdi. Trump, 2018’de yaptırımları sertleştirmeye başlamış, bunu İran’ın kabul edilemez davranışları ve nükleer silah üretme çabası karşısında ‘‘maksimum baskı’’ kampanyası olarak adlandırmıştı. İran nükleer silah üretmeyi hedeflediği iddialarını reddediyor.
ABD’de 20 Ocak’ta görevi devralan Demokrat Başkan Joe Biden, İran’ın 2015’te imzalanan uluslararası nükleer anlaşmanın yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeye geri dönmeden yaptırımları hafifletmeyeceğini söyledi. Trump ABD’yi 2018 yılında anlaşmadan çıkarmış, İran da bundan bir yıl sonra anlaşmanın maddelerini ihlal etmeye başlayarak ABD’nin bu adımına karşılık vermişti.
İsrail’e karşı düşmanlık
Indiana Üniversitesi’nden siyaset bilimi profesörü Amin Sophiamehr, İran’ın dini liderlerinin İsrail’e yönelik düşmanlığının İslam Cumhuriyeti’nin düşüşündeki bir diğer önemli faktör olduğunu söylüyor.
‘‘İslam Cumhuriyeti’nin İslam dünyasını ortak düşman olarak algılanan İsrail’e karşı harekete geçirme çabasının istemsiz sonucu İran’ın sadece İsrail’e değil Arap ülkelerine karşı da tehdit haline gelmesi oldu’’ diyen Sophiamehr, bunun geniş kapsamlı bir Arap- İsrail ittifakıyla sonuçlandığını söyledi.
Uzman, İran’ın İslamcı yöneticilerinin İsrail ve Amerika karşıtı söylemlere takılıp kaldıklarını, çünkü dış düşmanları kışkırtmanın teokratik bir ülkede iktidarda kalmanın en önemli yollarından biri olduğunu, bunun destekçilerini seferber etmenin ve muhalifleri bastırmanın yolu olduğunu söyledi.
Karmaşık yönetim sistemi
VOA’ya konuşan uzmanlar ayrıca İran’daki resesyonu karmaşık yönetim sistemine de bağlıyor. Bu sistemde İslam anayasası, seçilmiş ve atanmış, etki sahibi olmak için birbiriyle yarışan çeşitli kurumları denetleyen dini lidere sınırsız yetki veriyor.
New Jersey’deki Stockton Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Reza Ghoraşi, İran’ın üst düzey askeri gücü olan Devrim Muhafızları’nın İran’da petrol gelirine erişim için başka kurumlarla mücadele halinde olduğunu belirtti. İran’ın en önemli gelir kalemi olan petrol sektörü ABD’nin yaptırımlarından olumsuz etkilenmişti.
‘‘Mazlumun desteklenmesi’’ ilkesi
Merkezi Paris’te bulunan Burgundy Ticaret Okulu profesörlerinden Cemşid Assadi ise İran’ın ekonomik zayıflığının bir diğer nedeninin devrimin hedeflerinden olan ‘‘mazlumun desteklenmesi’’ politikası olduğunu belirtti. Assadi’ye göre İran’da yönetici kurumlar ekonominin büyük kısmında kontrol sağlamak amacıyla bu ilkeyi kullanıyor ve başkalarının malvarlığı haklarını ihlal ediyor.
Assadi, İran’ın piyasa ekonomisinin çökmesi ve rejimin bunu onarmaya yanaşmaması nedeniyle ekonominin gelecekte iyileşmesini öngörmediğini söylüyor.
HABER : Jesusemen Oni & Tahran
[UHA Haber Ajansı, 17 Şubat 2021]